Dacia, 2025 yılından itibaren Dünya Ralli-Raid Şampiyonası’nda bir üretici olarak yarışacağını ve daha sonra Dakar gibi gerçek bir dayanıklılık testine katılarak motor sporlarında öne çıkacağını duyurdu. Dacia CEO’su Denis Le Vot, Dacia’nın Dakar’a katılarak hem gerçek dayanıklılığını test edeceğini hem de düşük karbonlu ulaşım taahhüdünü göstereceğini belirtti. Dacia, sentetik yakıt teknolojisiyle Dakar’da yer alacak ve önemli bir takım ve pilot olarak yerini alacak.
Dakar Rallisi, 60’tan fazla ülkeden 500’den fazla maceracıyı bir araya getiren eşsiz bir yarış olup, Dacia’nın “rasyonel” ve “duygusal” denge temeline dayanan DNA’sını yansıtmaktadır. Dacia, maceracı marka kimliğiyle ralliye tam anlamıyla uyum sağlamaktadır. Dört tekerlekten çekişli çevre dostu yarış otomobili prototipi, sentetik yakıtla çalışacak şekilde tasarlanmış ve en zorlu koşullarla başa çıkmak üzere geliştirilmiştir.
Dakar Rallisi, Dacia için bir test alanı ve fikir laboratuvarı olacak ve aynı zamanda Dacia tarzındaki yeni akıllı çözümleri test etmek için bir fırsat sunacak. Dacia, Renault Grubu’nun yeteneklerine ek olarak İngiliz motor sporları ve mühendislik grubu Prodrive’dan da destek alacak. Prodrive, ralli prototipleri geliştirme konusunda uzmanlaşmış bir ekiptir ve dünya çapında motor sporlarında birçok markaya uluslararası şampiyonluklar kazandırmıştır.
Dacia’nın pilotları arasında İspanyol ralli pilotu Cristina Gutierrez Herrero ve Fransız ralli pilotu Sebastien Loeb yer alacak. Cristina Gutierrez Herrero, Dakar Rallisi’ni tamamlayan ilk İspanyol kadın pilot olurken, Sebastien Loeb, ralli tarihindeki en başarılı sürücülerden biri olarak bilinmektedir.
Dacia prototipi, Aramco tarafından sağlanan sentetik test yakıtıyla çalışacak. Bu yakıt, yenilenebilir hidrojen ile birleştirilen CO2 kullanılarak üretilen düşük karbonlu bir yakıt çözümüdür. Dakar Rallisi, Dacia için bu teknolojiyi test etmek için uygun bir platform sunmaktadır.
Dacia’nın Dakar’a katılması, markanın dayanıklılığını ve performansını göstermesi açısından önemli bir adımdır. Aynı zamanda düşük karbonlu ulaşım taahhüdünü vurgulayarak otomobil endüstrisinde sürdürülebilirlik konusunda öncü bir rol üstlenmektedir.