Oksijen ve PAP Cihazlarıyla KOAH Tedavisi Nasıl Yapılır?

Akciğer göğüs boşluğu içinde bulunur ve solunumun en önemli organıdır. Göğüs boşluğunun sağ ve sol yanlarında bulunan iki ayrı parçadan meydana gelmiştir. Sağ akciğer 3 loblu, sol akciğer ise 2 lobludur. İçi hava ile dolu olan akciğer keseciği (alveol) adı verilen boşluklardan oluşur. Keseciklerdeki hava, bronşçuklar, bronşlar, soluk borusu (trake), gırtlak, yutak, ağız ve burun yolları ile atmosfer havası ile birleşir.

KOAH (kronik obstrüktif akciğer hastalığı) ise bir akciğer hastalığıdır. Akciğer hastalığı olduğu için solunumu ciddi şekilde etkileyebilir. Bulaşıcı değildir. KOAH genellikle, akciğerleri meydana getiren alveol adı verilen keseciklerin tahribatıyla oluşur. Zararlı gazların uzun süre solunması sonucu akciğerlerde oluşan, kronik bronşit ve amfizeme bağlı olarak gelişen, kronik, geri dönüşümsüz ve ilerleyici olan, hava akımı kısıtlanması ile karakteristik bir hastalıktır. Diğer bazı solunum hastalıklarıyla karıştırılabilir. Kronik bronşit ya da amfizemi olan bir hastada KOAH geliştiğini söyleyebilmek için kronik hava akımı kısıtlanmasının meydana gelmiş olması gerekir. Solunumun kısıtlanmasıyla birlikte vücuda yeteri kadar oksijen alınamaması ve vücuttan karbondioksitin yeteri kadar atılamaması gibi sorunlar meydana gelebilir. Çözümü için oksijen tüpü, oksijen konsantratörü, BPAP ve BPAP ST gibi cihazlar uygun parametrelerde ayarlanarak kullanılabilir.

KOAH Nedir?

K » Kronik » Sürekli olan
O » Obstrüktif » Tıkanıklık oluşturan
A » Akciğer
H » Hastalığı

KOAH daha çok ileri yaş hastalığıdır. Erkeklerde daha sık görülür. Ülkemizde 40 yaş üstü kişilerde yapılan bir araştırmada KOAH görülme sıklığının dünya ortalamasının çok üzerinde olduğu saptanmıştır. Bunun sebebi kısaca, tütün ürünleri kullanımı ve zararlı gazların uzun süre solunması olarak açıklanabilir.

KOAH Bulguları Nelerdir?

Öksürük ve balgam şikayeti KOAH’ın başlangıcından itibaren vardır. Bu şikayetler zamanla artar, nefes darlığı ve hırıltılı solunum da bunlara eklenir. İlk etapta öksürük hafiftir ve sabahları şiddetlenir. Balgam atılmasıyla hasta rahatlar. Hastalık ilerledikçe öksürük şiddetlenir, balgam koyulaşır. Balgam üzerinde çizgi halinde kan görülebilir.

KOAH ilerlediğinde vücutta oksijen azlığı da gelişebilir. Bu nedenle ellerde, ayaklarda ve yüzde morarma görülebilir. Kronik oksijen sorunu ve tekrarlayan öksürük nöbetleri ilerleyen zamanda kalp yetmezliğine de neden olabilir. Hastalar genellikle geniş fıçı göğse sahiptir. Hastanın göğüs kafesinin ön ve arka çapı artmıştır. Boynundaki yardımcı solunum kasları belirgin hale gelmiştir ve nefes alırken hareketleri izlenebilir. Hasta dinlenirken solunum sesleri azalır, kalp sesleri derinden ve hafif duyulur. KOAH’lı hastalarda solunumun nefes verme safhası uzamıştır.

Dünyada her yıl 3 milyon kişi bu hastalıktan yaşamını kaybetmektedir. Diğer bazı hastalıklarda azalma görülürken KOAH görülme sıklığı %163 oranında artmıştır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada en sık öldüren 4. hastalıktır ve her yıl milyonlarca kişinin ölümüne neden olmaktadır. Eğer tedbir alınmazsa yıllar sonra listenin en başına kadar yükselebilir ve dünyada en sık öldüren hastalık haline gelebilir.

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de en sık öldüren hastalıklardan bir tanesidir. Daha çok ileri yaş hastalığıdır ve erkeklerde daha sık görülür. 40 yaş üstü kişilerde görülme sıklığı artar. Yaşadığı solunumsal sıkıntıların KOAH’tan kaynaklandığını bilmeyen milyonlar mevcuttur. Bu hastalıkla ilgili toplumsal farkındalık hala yeterli seviyede değildir.

Kronik öksürük, balgam çıkarma ve nefes darlığı gibi semptomlar ile hastaneye başvuran hastalara akciğer grafisi ve solunum fonksiyon testleri yapılır. Bunların dışında EKG ve tam kan sayımı testleri de yapılabilir. Akciğer grafisinde KOAH‘a ilişkin bulgular saptanabilir. Solunum fonksiyon testleri ise KOAH tanısının objektif olarak kesinleştirilmesini ve ağırlık derecesinin belirlenmesini sağlar.

KOAH Etkenleri Nelerdir?

  • Tütün ürünlerinin kullanımı
  • Alkollü ürünlerin kullanımı
  • Hava kirliliği
  • Mesleki faktörler
  • Sosyoekonomik şartlar
  • Solunum yolu enfeksiyonları
  • Genetik faktörler
  • Akciğerde tahribata yol açan hastalıklar

Oksijen ve PAP Cihazlariyla KOAH Tedavisi Nasil Yapilir

KOAH’ta Oksijen Tedavisinin Önemi Nedir?

Günümüzde KOAH’ı tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi yoktur. Bazı ilaçlar ise hastalığın ilerlemesi sadece yavaşlatabilir. Hastalığın ilerlemesini yavaşlatan en önemli etken ise tütün ürünleri kullanımını bırakmak ve hava kirliliği olan yerlerden uzak durmaktır. KOAH’lı bir hastanın kanında oksijen basıncı düştüğü için vücut dokularına yeteri kadar oksijen ulaşamaz. Oksijen azlığından öncelikle beyin olmak üzere kalp ve böbrek gibi birçok hayati organ zarar görebilir. Hastanın kanındaki oksijen basıncını ve miktarını arttırmak için “oksijen tedavisi” uygulanabilir. Bu tedaviyi rastgele uygulamak daha büyük sorunlara sebebiyet verebilir. Uygun oksijen cihazının belirlenip uygun tedavi parametreleriyle kullanılması gerekir.

Oksijen tedavisi, yeteri kadar oksijen alamayan hastalara solunum desteği sağlar ve hastaların solunum sıkıntılarını bir nebze azaltır. Bu sayede hastaların konforunu ve yaşam sürelerini uzatır. Tedavi ile hastada akciğer damar basıncı azalır, uyku kalitesi artar, kas ve iskelet yapısı iyileşir ve hastanın kanında artmış olan alyuvarların sayısı normale döner. Böylece kısa zaman içinde nefes darlığı sorunu azalır ve hastalar kendilerini daha iyi hissederler. Oksijen tedavisinin doğru ve kesintisiz uygulanması hastaneye yatış sayısının ve süresinin azalmasına da imkan tanır.

Uzun süreli oksijen tedavisi için belirlenmiş bazı kriterler vardır. Kanda oksijen basıncının (paO2) 60 mmHg’nin ve oksijen saturasyonunun (SpO2) %90’ın altında olması, pulmoner hipertansiyon (akciğer yüksek tansiyonu) ile beraber bacaklarda ödem görülmesi, alyuvarların %55’in üzerine çıkması ve kalp yetersizliği riski olması gibi kriterler mevcutsa oksijen tedavisine başvurulabilir. Bu kriterlerin dışında hastanın yaşı, fiziksel durumu ve mevcuttaki diğer hastalıkları da göz önünde bulundurulur. Her KOAH’lıya oksijen tedavisi uygulanmayabilir. Hekimler hastanın tüm parametrelerini değerlendirerek tedavi kararını verir.

Oksijen tedavisinde doz ve süre hastaya göre ayarlanırken, kandaki karbondioksit basıncı (paCO3) ve kanın pH değeri de dikkate alınmalıdır. Gelişigüzel yapılan oksijen tedavisi hastaya zarar verebilir. KOAH için oksijen tedavisi uyku esnasında da sürdürülmelidir. Bu sayede uyku sırasında oksijen basıncının (paO2) düşmesine neden olabilecek ritim bozukluğunun ve tansiyon yükselmesinin etkileri azalmış olur. Yapılan araştırmalar, tedavi süresi ne kadar uzun olursa hastanın yaşama süresinin de o kadar fazla olduğunu göstermektedir. Örneğin, günde 19 saat oksijen alması gereken hastalar arasında bir araştırma yapıldığında, uyku dahil 19 saat oksijen alan hastalarla, gündüzleri uyanık oldukları zaman sürecinde 12 saat oksijen alan hastaların iki sene sonra hayatta olup olmadıklarına bakıldığında 19 saat oksijen alanların diğer gruptakilere göre %50 oranında daha uzun yaşadığı belirlenmiştir.

KOAH’lı hastaların kanındaki oksijen basıncı (paO2) zaten düşüktür; KOAH ataklarında daha da düşer. Bu durum pratik olarak hastanın tırnaklarının ve dudaklarının morarmasından anlaşılabilir. Ayrıca pulse oksimetre adı verilen cihazlarla parmaktan oksijen ölçümü yapılabilir. Böylece anlık olarak hastanın vücudundaki oksijen oranı tespit edilebilir. Bu oranın %90’ın altına düşmesi kandaki oksijenin yeterli olmadığının bir göstergesidir. Bundan daha güvenilir olan yöntem ise arter kanındaki oksijen basıncının (paO2) ölçümüdür. Pulse oksimetreyle ölçüm her yerde yapılabilir ancak arter kanındaki oksijen basıncının ölçümü için laboratuvar ortamı gerekir. Arter (atardamar) kanından örnek alınarak yapılan ölçüm ile karbondioksit basıncı (paCO3) ve kanın pH değeri de belirlenebilir. Oksijen basıncının (paO2) 60 mmHg’nin altına düşmesi hastanın vücut dokularına giden oksijenin yetersiz olduğunun göstergesi olarak kabul edilir. Bu hastalara oksijen tedavisi uygulanarak oksijen basıncının 60’ın üzerine çıkması sağlanmalıdır. Tedavi uygulanırken oksijen akış hızı genellikle dakikada 1-2 litre kadar ayarlanmalıdır. Bu ayar hastanın durumuna göre değişkenlik gösterse de çoğunlukla dakikada 2 litrenin üzerine çıkılması önerilmez.

KOA hastalarında uzun süreli oksijen tedavisi oksijen konsantratörleri ve oksijen tüpleri ile yapılır. Evlerde ve kliniklerde kullanılabilen oksijen konsantratörleri kapasitelerine ve özelliklerine göre 5 ana kategoriye ayrılır. Oksijen tüpleri ise kapasitelerine ve özelliklerine göre 30 çeşittir. Hastanın tedavisi için solunumsal ihtiyaçlarına uygun ürünler tespit edilip kullanılmalıdır.

Oksijen Konsantratörü Çeşitleri

  • 3L/dk Oksijen Konsantratörü
  • 5L/dk Oksijen Konsantratörü
  • 10L/dk Oksijen Konsantratörü
  • Taşınabilir Oksijen Konsantratörü
  • Kişisel Oksijen İstasyonu

Oksijen Tüpü Çeşitleri

  • 1 Litre Pin Index Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 1 Litre Vanalı Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 1 Litre Vanalı Çelik Oksijen Tüpü
  • 2 Litre Pin Index Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 2 Litre Vanalı Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 2 Litre Vanalı Çelik Oksijen Tüpü
  • 3 Litre Pin Index Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 3 Litre Vanalı Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 3 Litre Vanalı Çelik Oksijen Tüpü
  • 4 Litre Pin Index Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 4 Litre Vanalı Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 4 Litre Vanalı Çelik Oksijen Tüpü
  • 5 Litre Pin Index Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 5 Litre Vanalı Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 5 Litre Vanalı Çelik Oksijen Tüpü
  • 10 Litre Pin Index Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 10 Litre Vanalı Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 10 Litre Vanalı Çelik Oksijen Tüpü
  • 20 Litre Pin Index Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 20 Litre Vanalı Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 20 Litre Vanalı Çelik Oksijen Tüpü
  • 27 Litre Pin Index Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 27 Litre Vanalı Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 27 Litre Vanalı Çelik Oksijen Tüpü
  • 40 Litre Pin Index Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 40 Litre Vanalı Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 40 Litre Vanalı Çelik Oksijen Tüpü
  • 50 Litre Pin Index Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 50 Litre Vanalı Alüminyum Oksijen Tüpü
  • 50 Litre Vanalı Çelik Oksijen Tüpü

Oksijen ve PAP Cihazlariyla KOAH Tedavisi Nasil Yapilir

KOAH’ta PAP Tedavisinin Önemi Nedir?

KOAH tedavisi için kullanılabilen PAP cihazları genellikle BPAP ve BPAP ST’dir. BPAP cihazları, Bilevel CPAP cihazları da denir, üst solunum yolları veya akciğer hastalıklarının tedavisinde kullanılabilir. Bu cihazlar non-invaziv solunum maskeleriyle uygulanır. Soluk borusuna (trakeye) delik açmadan maske yardımıyla solunum desteği verilmesine non-invaziv mekanik ventilasyon denir.

Non-İnvaziv Solunum Maskeleri Nelerdir?

  • Burun Yastıkçıklı Maske
  • Nazal Kanül
  • Nazal Maske
  • Oral Maske
  • Ora-Nazal Maske
  • Tüm Yüz Maskesi

BPAP ve BPAP ST cihazları çalışma şekli bakımından birbirine çok benzese de aralarında birkaç parametre açısından farklar vardır. Her iki cihaz da iki kademeli, sürekli pozitif yönlü solunum yolu basıncı üretir. İki kademeli solunum yolu basıncı demek kişi nefes alırken (IPAP) ve nefes verirken (EPAP) farklı basınçlar uygulanması demektir. IPAP ve EPAP farkı BPAP cihazlarının genel özelliğidir. Bununla birlikte BPAP ST cihazlarında ayrıca ayarlanabilen I/E ve frekans parametreleri mevcuttur. Bu sayede, verilen solunum desteğinin süre parametresi de ayarlanabilir. BPAP ve BPAP ST arasındaki fark BPAP ST cihazlarında süre parametresinin ayarlanabilmesidir.

I/E = Inspiratory time/expiratory time = Nefes alma süresi/nefes verme süresi = İnspirasyon süresi/ekspirasyon süresi = İnspirasyon süresinin, ekspirasyon süresine oranıdır. Sağlıklı bir yetişkinde I/E oranı genellikle 1/2’dir.

Frekans = Rate = Dakikadaki solunum sayısıdır. Normal solunum sayısı yetişkinlerde genellikle dakikada 8-14 arasındadır. Çocuklarda ise daha yüksektir.

IPAP = Inspiratory positive airway pressure = İnspiratuar solunum yolu basıncı = Nefes alma esnasında solunum yolunda oluşan basınçtır. Bazı cihazlarda “Pi” olarak belirtilir.

EPAP = Expiratory positive airway pressure = Ekspiratuar solunum yolu basıncı = Nefes verme esnasında solunum yolunda oluşan basınçtır. Bazı cihazlarda “Pe” olarak belirtilir.

BPAP cihazlarında, sabit tek bir basınç parametresi yerine, nefes verme aşamasında nefes alma aşamasına göre daha düşük basınç uygulanır. Bu sayede akciğer içinde basınç farkı oluşur. Oluşan basınç farkı hastanın daha kolay nefes alıp vermesini sağlar. Özellikle nefes verme safhasında azalan basınç akciğerlerde biriken karbondioksit gazının kolayca dışarı atılabilmesini de sağlar. Ayrıca sabit bir basınç yerine değişken basınç uygulanması hastanın PAP cihazlarıyla uygulanan tedaviye daha olumlu sonuç vermesine olanak tanır.

BPAP cihazları genellikle aşağıdaki 3 durumda kullanılır:

  • Obeziteye bağlı hipoventilasyon durumunda
  • KOAH gibi akciğer kaynaklı bir hastalık olduğunda
  • CPAP cihazlarına uyum sağlayamayan hastalarda

BPAP ve BPAP ST cihazları, oksijen konsantratörleri ve oksijen tüpleri ile birlikte de kullanılabilir. Hastanın ihtiyacı olan fazladan oksijen desteği bu şekilde sağlanabilir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*